Basın AçıklamalarıHaberlerManşet

Güngör Berk’in Kaleminden ; Devrim Şehitleri

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 1918- 1924 yılları arasında Anadolu’da yaşanan siyasal devrimle doğmuştur. Bu devrimin “Kurtuluş” aşaması, emperyalizme karşı kazanılan Bağımsızlık Savaşı’dır. Devrimin “Kuruluş” aşamasında ise Osmanlı Devletinin ve onun temel kurumlarının ortadan kaldırılmasına geçilmiştir.

Ulusal ve demokratik yapıda oluşturulacak yeni devletin “Kuruluş” yılları olaylı ve sancılıdır. 1922 yılında saltanat kaldırılmış, Osmanlı Devleti ve hükümetine son verilmiştir. 1923 yılında Cumhuriyet ilan edilerek demokrasi esasına dayalı Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulmuştur. 1924 yılında halifelik kaldırılarak saltanata geri dönüş olasılığı bütünüyle yok edilmiştir. Bundan sonra laiklik ilkesi temel yapılarak hukukta, eğitimde, toplumsal yaşamın her alanında “Aydınlanma Devrimi” başlatılmış, “aklın inançtan ve bilimin dinden bağımsızlaşması” sağlanmıştır. Sonuçta ümmet ulus, kul birey olmuştur.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk döneminde laik ve demokratik cumhuriyete karşı olan gerici çevrelere, tarikatlara, yobazlara, tutucu aydınlara karşı ödünsüz, devrimci, kesin bir tavır alınmıştır.

1924 de Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve 1930 da Serbest Fırka kurulup kapatılmış, 1925 de Nakşibendi tarikatından Şeyh Sait’in isyanı, 1925 de Şapka Kanununa karşı olan ayaklanmalar en sert şekilde ve ödünsüz bastırılmıştır.

23 Aralık 1930 da, Menemen’de gericiler, Nakşibendi Derviş Mehmet’in önderliğinde ve yeşil bayrak altında,”Din elden gidiyor, şeriat isteriz” söylemiyle ayaklanmışlardı. Halkın tepkisiz kaldığı ayaklanmada, ayaklananların üzerine mangasıyla öğretmen – yedek subay Mustafa Fehmi Kubilay gitmişti. Askerlerde manevra mermisi vardı. Kubilay, topluluğu korkutup dağıtmak amacıyla ateş emrini vermişti. Ama topluluk dağıtılamamıştı. Ayaklananlar Kubilay’ı önce yaralamış, sonra caminin musalla taşında başını kesmiş ve yeşil bayrağın tepesine takıp sokaklarda dolaştırmıştı. Engel olmak isteyen iki cumhuriyet bekçisini, Hasan ve Şevki’yi de öldürmüşlerdi.

Menemen ayaklanması ordu birliklerince en sert şekilde ve ödünsüz bastırılmıştı. General Mustafa Muğlalı başkanlığında kurulan mahkeme 2200 sanığı yargılamış, yirmi dokuzu Kubilay’ın şehit edildiği yerde asılmıştı.

Laik Cumhuriyete karşı olanların en önemli başkaldırısı olan Menemen Olayı için devlet adamımız İsmet İnönü: “Yüzyıllardır dini politikaya alet eden tüm hareketlerin bir tekrarıdır. Bu zavallılar laikliğe karşı gelerek şeriat istiyorlar, gerçekte, kaybettikleri çıkarlarını istiyorlar” demişti.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk döneminden sonra, 1946 da çok partili sistemin başlatılmasıyla birlikte siyasal partiler, tutucu seçmenden oy almak uğruna, laiklik ilkesini hep yaralamış ve din devleti kurmak isteyenlerin yolunu açmıştır. O günden bu güne laiklik kavgası devam etmektedir. Cumhuriyetin laiklik karşıtlarıyla olan bu “değişim ve dönüşüm” kavgasına, süreç içinde, bir de etnik temele dayalı “bölünme” isteyen terör örgütüyle savaş eklenmiştir.

İlhan Selçuk’un dediği gibi: “Anadolu’da Cumhuriyeti yıkmak için çok oyunlar sahneye konuldu. Bunlardan biri irtica, diğeri terör”. Günümüzde yaşanan da budur.

Çağdaş bir toplum ülküsüyle kurulmuş laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti, her türlü engel ve sorunları aşarak, bir din devleti “değişim ve dönüşümü”ne ulusça geçit vermeyerek, çağdaşlaşma yolundaki tarihsel yürüyüşünü sürdürecektir.

Atatürk Cumhuriyeti ve Devrimlerini koruma, savunma yolunda ilk şehitlerimiz Kubilay ve Cumhuriyet Bekçileri unutulmayacak, unutturulmayacaktır.

GÜNGÖR BERK

İsmail Saidoğlu

Atatürkçü Düşünce Derneği Orhangazi Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir