Büyük Zafer
Mustafa Kemal önderliğinde, 19 Mayıs 1919 da, emperyalizme karşı başlatılan Ulusal Bağımsızlık Savaşımız; 30 Ağustos 1922 de kazanılan Başkumandanlık Meydan Muharebesi’yle ve zaferle sona ermişti. Ulusal bayramın doksan beşinci yıldönümündeyiz.
Emperyalist devletlerin orduları, Birinci Dünya Savaşı’ndan yenilgiyle çıkan Osmanlı Devleti’nin 10 Ağustos 1920 de imzaladığı Sevr Antlaşması’na dayanarak Anadolu’yu işgal etmiş ama Mustafa Kemal önderliğinde örgütlenmiş ulusal direnişle karşılaşmışlardı.
1921 yazında Sakarya’nın doğusuna çekilen Türk Ordusu’yla Yunan Ordusu’nun yaptığı ve yirmi bir gün aralıksız süren Sakarya Meydan Muharebesi Yunan Ordusu’nun yenilmesiyle sonuçlanmıştı. Bundan sonra kesin zafer için Türk Ordusu bir yıl boyunca hazırlık yapmıştı.
26 Ağustos 1922 de Türk Ulusu’nun varını ve yoğunu, canını ortaya koyduğu bir ölüm kalım savaşı başlamıştı. 30 Ağustosta Dumlupınar’da yapılan Başkumandanlık Meydan Muharebesi ile Yunan Ordusu’nun ana kuvvetleri yok edilmiş ve esir alınmıştı. Esirler arasında ‘düşman ordusunun başkomutanlığını yapan General Trikupis’ de bulunuyordu. Bundan sonra Yunan ordusunun kaçan kuvvetleri takip edilmişti. 9 Eylülde Türk ordusu İzmir’e girmiş ve Başkomutanın verdiği ilk hedefe, Akdeniz’e ulaşmıştı. 17 Eylülde son Yunan askerleri de Bandırma’dan gemilere binerek Anadolu’dan ‘geldikleri gibi gitmişlerdi.’
Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’ta söylediği gibi: “ Her evresi ile düşünülmüş, hazırlanmış, yönetilmiş olan bu savaşlar, Türk Ordusu’nun, Türk subaylarının ve komutanlarının yüksek güçlerini ve yiğitliklerini tarihte bir daha saptayan ulu bir yapıttır. Bu yapıt Türk ulusunun özgürlük ve bağımsızlık düşüncesinin ölümsüz anıtıdır.”
30 Ağustos zaferi vatanımız olan Anadolu’da bağımsız, halk egemenliğine dayalı, demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulmasını sağlamıştır. Mustafa Kemal’in söylediği gibi: “ Türk vatanını fethetmek fikrini, Türk’ü esir etmek hayalini genel, ortaklaşa bir fikir haline koymaya çalışanlar layık oldukları akıbetten kurtulamamışlardır.”
Ulusal Bağımsızlık Savaşımız emperyalizme karşı verilen ve dünyadaki tüm mazlum, sömürülen halklara örnek olan kutsal bir direniştir. Zafer sonrasında başlatılan ‘Anadolu Aydınlanması’ ve yeni bilim, ekonomi zaferleri ile çağdaş bir devlet ve toplum yapısının oluşturulmasına çalışılmıştır.
Ne yazık ki yaşadığımız günde emperyalizm ve işbirlikçileri, ‘kan ve irfanla kurulmuş’ Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bölme ve yıkma heveslerinden vazgeçmemişlerdir. Yaşadığımız dönemde emperyalizmin vazgeçmediği ‘Sevr’, Büyük Ortadoğu Projesi’yle, yeniden Türk ulusunun önüne getirilmiştir.
Son on beş yıldır ülkeyi yöneten Siyasal İslam görüşündeki iktidarlar, sonunda rejim değişikliğine kadar vardırılmış bir ‘değişim ve dönüşüm’ü Türk Milleti’ne dayatma peşinde olmuştur. Bu dönemde devlet içinde yuvalanmış ‘cemaat’in kurduğu kumpaslarla başta Türk Ordusu hedef alınmıştır. Türk Ordusu yıllarca süren hukuksuz Silivri davalarıyla gözden düşürülmeye, etkisizleştirilmeye çalışılmıştır. 15 Temmuz 2016’ da ise, orduda örgütlenmiş emperyalizm güdümündeki FETÖ, ‘darbe – işgal girişimi’ne kalkışmıştır. Bu girişim ordu – millet tarafından önlenmiş ama ordu yine hedefte tutulmuş, OHAL dönemine geçilerek çıkarılan KHK’ ler ile TSK’nın geleneksel yapısını değiştiren köklü değişikliklere gidilmiştir.
Büyük Zafer’in doksan beşinci yıldönümünde, yarınlar için umutsuzluğa düşmeden Mustafa Kemal’in sözlerini yineliyoruz: “Bugün kutlamak değerbilirliğinde bulunduğumuz büyük zafer özellikle Türk Ordusu’nundur. Türk Ordusu ve Türk Milleti var olsun!”
- ADD Genel Merkezi