DuyurularHaberler

Güngör Berk yazdı; KEMALİZM’İN BİR BAŞÖĞRETMENİ

Ahmet Taner Kışlalı, 21 Ekim 1999 da, Atatürk Cumhuriyeti’nin düşmanlarınca öldürüldü. Onun öldürülmesi Cumhuriyet’in ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü, bağımsızlığını, demokrasiyi, Kemalizm’i hedef alan bir eylemdi. Akan zaman içinde bu cinayetin üzerinden on dokuz yıl geçti.

Ahmet Taner Kışlalı, Mustafa Kemal’i en iyi anlamış bir Cumhuriyet aydınıydı. Ülkemizin “çağdaşlaşma” mücadelesinde yerini almış cesur ve kararlı bir Kemalist’ti. Kemalizm’in bir başöğretmeniydi.

Duygu yüklü “İki Türk’ün Ölümü” kitabının yazarı Sıtkı Uluç’un anlatımıyla: Ahmet Taner Kışlalı, Tokat’ın Zile ilçesinde, 1939 yılında doğdu. Mehmet Ali ve Mahmut’tan sonraki oğuldu. Babası Ziraat Bankası veznedarı Hüsnü Bey, annesi ilkokul öğretmeni Lütfiye Hanımdı. Lütfiye Hoca, on altı yaşında ve Millet Mektepleri’nden başlayarak, eğitim ateşini yoksul Anadolu’ya taşıyan bir Cumhuriyet öğretmeniydi. Yaşamı Zile, Nizip, Kilis’ten Ankara’ya uzanan kırk dört yıllık uzun bir yürüyüş oldu. “Hep genç kalarak yaşlandı, Kemalist bir devrimci olarak, kendini hep yenileyerek, çağını anlama çabası içinde, torunları ile bile arkadaşlık kurmayı başararak… 29 Ekim 1994 de yaşama gözlerini kapayıncaya kadar.”

Ahmet Taner Kışlalı Kilis’te Ortaokulu, İstanbul’da Kabataş Lisesi’ni, Ankara’da Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirdi. Fransa’nın başkentinde, Sorbon’da doktorasını yaptı ve Türkiye’ye döndü. Hacettepe Üniversitesi’nde Siyaset Sosyolojisi alanında öğretim üyeliğine başladı.

Fransa’da doktorasını yaparken, 1966 Sonbaharında tanıştığı “hep güler yüzlü, neşeli, cana yakın, en önemlisi de çok doğal, sevgiyi saklamanın değil dışa vurmanın erdemine inanan” Nicole’le evlendi. Nicole, evliliğinin ikinci yılında hem Türk hem de Müslüman Nilgün oldu. Altınay ve Dolunay isimli iki kızları dünyaya geldi. Nilgün “olağanüstü bir Türk olarak, Türkiye’nin olağanüstü koşullarında yaşadı” ve 9 Eylül 1995 de, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün ihmalinden kaynaklanan bir trafik cinayetine kurban gitti. Ankara’da Türk bayrağıyla toprağa verildi.

Ahmet Taner Kışlalı askerlikten sonra, YÖK nedeniyle, Hacettepe Üniversitesi’nden Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne geçti. 1971 – 1977 yıllarında Yankı Dergisi’nde yazardı. 1977 de toplumcu, devrimci, halkçı rüzgarı yakalayan Cumhuriyet Halk Partisi’nde Ecevit kontenjanından milletvekili ve 1978 de Kültür Bakanıydı. 12 Eylül karşıdevriminden sonra ise Ankara İletişim Fakültesi’nde öğretim üyesi… “Eşini trafik kazasında yitirdiği günün ertesinde bile, kolu sarılı derse giren demokrat öğretmen…” Bilime, ülkeye, öğrencilere adanan yıllar…

1991 sonunda Cumhuriyet Gazetesi’ne “Haftaya Bakış” yazıları… Yazdığı kitaplarla yurt içinde ve dışında tanınması… Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ve Atatürkçü Düşünce Derneği’nce Anadolu’nun yüzlerce köşesinde düzenlenen toplantılarda yaptığı konuşmalar. 1996 Mayısında, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin konuğu olarak geldiği Fethiye’deki konuşması da bunlara dahil… Ulusalcı, laik, Kemalist güçlere özgüven aşılama. Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan yardımcılığı… 1997 de ikinci eşi Nilüfer Kışlalı’yla evliliği. 22 Eylül 1999 da kızları Nihan Nur’un doğumu.

21 Ekim 1999, saat 9.28… Cumhuriyet Gazetesi’ne “Kınıyorum” başlıklı yazısını fakslayış. Saat 9.35, eşini ve minik bebeğini kente indirecek, sonra derse girecek. “Nilüfer, dedi, ben arabayı ısıtayım, iki üç dakika sonra gelirsiniz.” Çok neşeli bir sabahındaydı. Evden çıktı, saat 9.40.

Arabasına yerleştirilmiş bir bombayla Onu da öldürdüler. Ondan önce öldürülen “Anadolu Aydınlanması”nın öncü aydınları gibi, çağdaşlaşma yolunda Türkiye’ye ve Türk insanına yaptığı katkılar yüzünden katledildi.

Ahmet Taner Kışlalı, 23 Ekim 1999 da, Ankara’da, puslu bir günde, törenle toprağa verildi. Cenaze törenine Anadolu’nun her köşesinden, Cumhuriyet’e ve Atatürk’e inanan binlerce insan gelip katıldı. Onların yanı sıra Türk Silahlı Kuvvetleri’nden olanlar da aynı tepki ve duyarlılıkla törende yer aldılar.

2000 yılında yapılan operasyonlarla Hizbullah Örgütü ve bu örgütün uluslar arası terör eylemleri içinde bulunan İran’la bağlantısı büyük ölçüde ortaya çıkarıldı. Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlalı’yı öldüren, Kudüs Ordusu isimli örgütün yöneticileri İran’a kaçsa da tetikçileri yakalandı. Bu tetikçiler Umut Davası’nda yargılandı, mahkum oldu. Ama yıllar içinde yasalarda yapılan değişikliklerle bu gün hepsi dışarıda.

Ahmet Taner Kışlalı diyordu ki: “Kemalizm Batının desteğiyle değil, Batıya rağmen bir uygarlaşma hareketidir. Cumhuriyetin temelinde yatan felsefe insancıldır, ilericidir. Yirmi birinci yüz yıla ışık tutacak niteliktedir. Ama o Cumhuriyetin valisi, kaymakamı, polisi ve de Milli Eğitimi o felsefenin yandaşı mıdır? Cumhuriyeti mi yeniden tanımlamalıyız, yoksa tanımına ters düşenleri mi Cumhuriyet yönetiminden ayıklamalıyız?”

Ahmet Taner Kışlalı diyordu ki: “Bu gün susan yarın konuşamaz. Demokrasi zor kazanılır, kolay kaybedilir. Ve tarih kendinden ders almayanları asla affetmez.

İlericilik insanları bölmekten değil, bütünleştirmekten geçer. Bölünen kolay yem olur. Avrupa feodal beyliklerden ulusa geçmişti. Şimdi de uluslar arası bir bütünleşme çabasında. Ama Yeni Dünya Düzeni’nin bazı güçlüleri, kendileri bütünleşirken başkalarının bölünmesini çıkarına uygun buluyor.

Laiklik dini devre dışı bırakmak anlamına gelmez; din adına baskı yapmak, zor kullanmak isteyenleri devre dışı bırakmak anlamına gelir.

Eğer devlet Atatürk düşmanlarına destek olmaktan vazgeçerse, benim geleceğe yönelik hiçbir kuşkum, endişem yok. Tarihin gelişimi, Kemalizm’in ilkelerinin doğru olduğunu kanıtlar yöndedir.”

Ahmet Taner Kışlalı diyordu ki: “Kemalizm ne Atatürk’ün bekçiliğidir, ne de 1920 koşullarında yapılmış olanların toplamıdır. Kemalizm demokratik toplumcu öze sahip, sürekli devrimcilik ilkesine dayalı bir çağdaşlaşma ideolojisidir. Kemalizm geleceğin öncülüğüdür. Türkiye bu gün çok zor bir dönemden geçmektedir. Çıkış yolunun ilkeleri bellidir. O ilkeleri paylaşanların demokratik birlikteliği, yozlaşmış yapıların yıkılmasına, devletin ve toplumun yeniden sağlığına kavuşmasına yetecektir. Gün, karanlığa karşı güçlerin örgütlenmesi ve dayanışması günüdür. Ülkenin içinde bulunduğu ortamdan endişe duyan herkesin, konumu ne olursa olsun, mutlaka yapabileceği bir şey vardır.”

Ahmet Taner Kışlalı diyordu ki: “ Siyaset biliminin bize öğrettiği bir gerçek var, kendi kendilerini yönetemeyenler, başkalarının kendilerini yönetmesine davetiye çıkarırlar.”

Ahmet Taner Kışlalı, bizim için düşünceleriyle yaşamaya devam ediyor.

GÜNGÖR BERK

ÖNCEKİ DÖNEM

ADD BİLİM DANIŞMA KURULU ÜYESİ

İsmail Saidoğlu

Atatürkçü Düşünce Derneği Orhangazi Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir