“LAİKLİK, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN TEMEL TAŞIDIR”
Değerli Dostlarım
Yaşadığımız bu zorlu günlerde ve ortamda…
Biz Türk milleti olarak çağdaş Cumhuriyetimiz’in çocukları ve torunları için biz ne düşünüyoruz?… Geleceğimiz için?…
Atatürk’ün kurtuluş ve kuruluş felsefesiyle kurduğu Cumhuriyet’in; demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin ulus ve üniter yapısına, ilkelerimize, devrimlerimize, geleceğimize Türk milleti olarak hep beraber sahip çıktığımızı haykırmalıyız…
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet, Türkiye’nin çağdaş ve demokratik bir ülke olarak varlığını ve gelişimini sürdürmesinin en önemli güvencesidir. Aydınlık yarınlara ulaşılmasında en büyük güvencemiz de, Türk Ulusu’nun birlik ve beraberliği, yurdunu ve bağımsızlığını her şeyin üstünde tutan yaşam felsefesidir.
Atatürk ilke ve devrimlerinin korunması, Cumhuriyet’in tüm değerleriyle sonsuza değin yaşatılması hepimizin ortak sorumluluğudur.
Bu sorumluluk bağlamında belirtilmelidir ki, laik Cumhuriyet’e, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalma yemini eden Cumhurbaşkanı’ndan Milletvekiline, Başbakan ve Bakanlardan, yargı mensuplarına, öğretim elemanlarından kamu görevlilerine herkes ve tüm yurttaşlarımız Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasa’da belirtilen niteliklerini korumak, özen göstermek ve bu ilkeler yönünden taraf olmak zorundadırlar.
Türkiye’nin dirlik ve düzeni için gerekli uyumun, öncelikle bu niteliklerin oluşturduğu Cumhuriyet değerleri etrafında sağlanması gereklidir.
Bizlerin Herkesin bu bilinçle, Cumhuriyet’in çevresinde kenetleneceğine ve O’nu yeni eserlerle yeniden yücelterek geleceğe güçlü biçimde taşıyacağına inancımız sonsuzdur.
Atatürk devrimlerinin getirdiği kazanımlardan geriye dönüş olmadığını belirtmek isterim, ”Türk ulusunun önü açıktır, geleceği aydınlıktır. Bunu engellemeye kimsenin gücü yetmeyecektir” Önümüzde daha yapılması gerekenler vardır, ancak bunları yapmak kararlılığımızdan kimse kuşku duymamalıdır. Geçici sıkıntılar olabilir, ama bunları hep birlikte aşacağız.
“LAİKLİK, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN TEMEL TAŞIDIR”
‘Laiklik kavramının Türkiye yönünden ne anlama geldiğinin doğru algılanabilmesi için, 3 konunun önemle vurgulanması gerekiyor.
Birincisi; Anayasa Mahkemesi’nin çeşitli kararlarında da belirtildiği gibi laiklik, ülkelerin içinde bulunduğu tarihsel, siyasal, toplumsal koşullara ve her dinin bünyesinin gerektirdiği istemlere bağlı olarak ülkeden ülkeye farklılık göstermektedir. Dini ve anlayışı tümüyle farklı ülkelerde, laikliğin aynı anlam ve düzeyde benimsenip uygulanması beklenemez.
İkincisi; Anayasa Mahkemesi’nce de belirtildiği gibi, Türkiye için özellik taşıyan laiklik, içeriğini Anayasa’nın başlangıcı, 24. ve 174. maddelerdeki kurallarla doldurulan ve bu kurallarla anlamlandırılan laikliktir.
Üçüncüsü; Anayasa’yı resmen yorumlamaya yetkili tek organ olan ve kararları yasama, yürütme, yargı organları ile yönetimi, gerçek ve tüzel kişileri bağlayan Anayasa Mahkemesi’nin laiklikle ilgili yorumları, Türkiye yönünden laikliğin anlamının ortaya konulmasında vazgeçilmez kaynaktır.”
Anayasada, laikliğin işlevsel tanımı yapılmıştır. Anayasa’da, laikliğin tanımını aramak yerine, nasıl bir laikliğin öngörüldüğüne bakmak gerekir. Laiklik ilkesi gereği kutsal din duygularının devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı belirtilmiştir. Bu tanıma göre laiklik, dinin, sosyal, siyasal ve hukuksal bir güç ve düzenleyici olmasını önleyen temel ilkedir. Anayasaya göre özgürlüklerin laik Cumhuriyet’i zedeleyecek biçimde kötüye kullanılması önlenmiş, gerekirse laik Cumhuriyet’i korumak için temel hakların sınırlandırılabileceği kabul edilmiştir
Vurgulamak gerekirse ; Devlet, hukuku egemen kılmalıdır. Kimse hukukun üstünde değildir.
Bugün Türkiye önemli bir süreçten geçmektedir. Yaşanan değişimleri doğru yorumlayabilen, yeni koşulların gerektirdiği ilerici atılımları gerçekleştiren ülkelerin geleceğe güçlü biçimde ulaşabilecekleri kuşkusuzdur. Bu doğrultudaki istencini ortaya koyan Türkiye, Atatürk ilke ve devrimlerinin yol göstericiliğinde, hedeflerine emin adımlarla yol alabilmesi için Çağdaş Türkiye için Atatürk’ün izinde olmalıdır.
Başımızı her dönemde dik tutabilmek için yarınlara güvenle bakmalı, koşullar ne olursa olsun umudumuzu korumalı, birlik ve dayanışmamızı güçlendirmeli, ulusal değerlerimize bağlılıkla, karamsarlığa kapılmadan, birbirimize güven veren atılımları gerçekleştirmeliyiz. Bu konuda Devletimizin kurumları başta olmak üzere, toplumun tüm kesimlerine görevler ve sorumluluklar düşmektedir.
Bizlere güvenen dostlarıma sesleniniyorum;
Geçmişte ve bugün olduğu gibi, gelecekte de sorumlu ve duyarlı yaklaşımlarla, Türkiye’nin aydınlık geleceğinin kurulmasını amaçlayan tüm girişimlere, çalışmalarım ve kararlarıyla öncülük edeceğime yürekten inanıyorum.
Yaşasın Laik Türkiye Cumhuriyeti
İsmail Saidoğlu
Atatürkçü Düşünce Derneği
Orhangazi Şubesi
Yönetim Kurulu Başkanı