Haberler

TÜRK DEVRİMİ’NİN BİR ÖNCÜSÜ

Türk Devrimi’nin ve Anadolu Aydınlanması’nın öncülerinden eğitim, kültür, siyaset ve devlet adamı Hasan Ali Yücel, 17 Aralık 1897’de, İstanbul’da doğdu. Öğrenimine Osmanlı Devleti çökerken, erken yaşta, Mekteb – i Osmani’de başladı, Vefa İdadisi’nde devam etti (1906 – 1915 ). Birinci Dünya Savaşı başlayınca yedek subay olarak askere alındı ( 1915 – 1918 ). Savaştan sonra ve Mustafa Kemal önderliğinde Ulusal Bağımsızlık Savaşı’nın verildiği “Kurtuluş” yıllarında öğrenimini İstanbul Dar’ül – Fününu’nda sürdürdü ve 1921 yılında Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nü bitirdi.

Hasan Ali Yücel öğretmenlik yaşamına, 1922 yılında, Yunan işgalinden yeni kurtulmuş İzmir’de başladı. İzmir Erkek Muallim Mektebi Türkçe ve Edebiyat Öğretmenliği’ne atandı. Gazi Mustafa Kemal Paşa ile ilk kez burada karşılaştı. Gazi, İzmir’in kurtuluşundan sonra, 2 Şubat 1923 de, ikinci kez İzmir’e gelmişti. Hasan Ali Yücel, Gazi’nin halkla yaptığı samimi toplantıda, Türkiye’de uygulanacak milli eğitimin yolunu arayan ve Devrime inanmış bir “darülmuallimin muallimi” olarak bulundu. Sonrasında, 1923 yılından başlayarak öğretmenliğine İstanbul’da devam etti.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin “Kuruluş” yıllarını kapsayan bu süreçte, Demokratik Cumhuriyet’in temel felsefesi, “çağdaşlaşma” olarak belirlenmişti. Kuram, çağdaş devleti ve çağdaş toplumu yaratmaktı. Peş peşe çıkarılan devrim yasaları ile bunun uygulamasına, laik devlet ve laik toplumun yapılandırılmasına başlanmıştı. 3 Mart 1924’te üç devrim yasası kabul edilmişti. Bu “Eğitim ve Öğretim Birliği Yasası” ile Türkiye’de tüm bilim ve öğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanıyor, laik ve bilimsel eğitime geçiliyordu.

Hasan Ali Yücel İstanbul’daki öğretmenliğine Kuleli Askeri Lisesi, İstanbul Erkek Lisesi ve Galatasaray Lisesi’nde 1926 yılına kadar devam etti. 1927 yılında, İstanbul Maarif Eminliği Bölgesinde, Maarif Vekaleti Umumi Müfettişi olarak çalıştı. Bu arada ikiz çocukları doğdu.

1 Kasım 1928’te “Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun” kabul edilerek Yazı Devrimi gerçekleştirilmişti. 1 Ocak 1929 ise Türk Alfabesi’nin halka öğretilmesi amacıyla başöğretmenliğini Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın üstlendiği Millet Mektepleri açılmıştı. Hasan Ali Yücel 1930 yılı sonlarında Gazi Mustafa Kemal Paşa ile ikinci kez karşılaştı. Gazi’nin 19 Kasım 1930 da başlayan 3 Mart 1931 de biten üç aylık yurt gezisine Maarif Vekaleti müfettişi ve danışman olarak katıldı. Aynı yılda eğitim sistemlerini araştırmak amacıyla Fransa ve Belçika’ya gönderildi.

Oğul Can Yücel’in dediğince “hep hep acele işi” olan “çağın en güzel gözlü maarif müfettişi” idi.

Hasan Ali Yücel, 1932 yılında, Gazi Eğitim Enstitüsü Müdürü oldu. 10 Şubat 1932’de Türk Ulusu’nun kültür ve düşünce birliğini, ulusal kültürü oluşturmak amacıyla Halkevleri açıldı. Bu devrim kurumunun yanı sıra 12 Temmuz 1932’de Dil Devrimi’ni doğru temeller üzerine oturtmak ve Türk dilinin öz güzelliğini, zenginliğini ortaya çıkarmak amacıyla Türk Dili Tetkik Cemiyeti kuruldu. Bu kurumun Etimoloji Kolu Başkanlığı’na Hasan Ali Yücel getirildi. 1933 yılında ise Ortaöğretim Genel Müdürlüğüne atandı. O yılın 10 Mayıs’ında okullarda, sözlerini Türk Devrimi’nin bir diğer öncüsü olan Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip’in yazdığı, “Andımız”ın okutulmasına başlanıyordu.

Hasan Ali Yücel’in bu dönemde sanat, edebiyat, felsefe, bilim alanında çok sayıda yapıtı yayımlandı.

Hasan Ali Yücel 1935 yılında siyaset yaşamına katıldı, İzmir Milletvekili seçildi. Atatürk’ün ölümünde son kez birlikte olacaklardı. Atatürk’ün naşını Meclis’e taşımak üzere seçilen on iki milletvekilinden birisiydi. 28 Aralık 1938’de, Celal Bayar Hükümetinde Milli Eğitim Bakanlığı’na getirildi. 1946 yılındaki istifasına kadar toplam yedi yıl, yedi ay, yedi gün bu görevde kaldı.

Hasan Ali Yücel, Milli Eğitim Bakanlığında yaptığı işlerle devleşti. Bu dönemde Milli Eğitim, Milli Kültür ve Sanat alanında ödünsüz, kararlı, devrimci uygulamalar gerçekleştirildi. 1939 yılında ulusal yapı oluşturulmasıyla ilgili Birinci Türk Yayın Kongresi ile Birinci Eğitim Şurası toplandı.

17 Nisan 1940’da özgür ve üretime yönelik eğitim vermek, halk kültürüyle kaynaşmak, ulusal kalkınmayı köyden başlatarak gerçekleştirmek amacıyla Köy Enstitüleri kuruldu. Yücel’e göre: “Köye gönderilen Köy Enstitüsü mezunu öğretmen Cumhuriyetin ve devrimin yayıcısı, bekçisi ve öğreticisi” idi. Çağdaşlaşma ülküsü için “tek bir yurttaş kalmayana değin” aydınlanma eğitimi gerekliydi.

1940 yılında Tercüme Bürosu oluşturuldu. “Büyük Türk hümanizmasının yayılması” amacıyla doğu ve batı dünya klasiklerinin çevirisine karar verildi. Süreç içinde dilimize çevrilen kitap sayısı 496’yı bulacaktı. İslam Ansiklopedisi, İnönü Ansiklopedisi, Sanat Ansiklopedisi’nin çeviri ve yayım hazırlıkları, Gramer Komisyonu çalışmaları başlatıldı. Aynı yıl Devlet Konservatuarı Yasası çıkarıldı.

1941 yılında, ülkenin sanayileşme sürecindeki ara insan yetiştirme amacıyla Meslek Teknik Öğretim Müsteşarlığı kuruldu, Okulları, Kursları açıldı. 1943 yılında Ankara Fen Fakültesi, 1944 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi, 1945 yılında Ankara Tıp Fakültesi öğrenime başladı. 1946 yılında ise üniversitelere bilimsel ve yönetsel özerklik getiren Üniversite Yasası çıkarıldı.

1946 yılında ülkede çok partili demokrasiye geçilmesi ve 1950 yılında siyasal iktidarın el değiştirmesiyle karşıdevrimin yolu açıldı.

Hasan Ali Yücel bakanlıktan istifa ettikten sonra haksız ve kederli bir dönem geçirdiyse de eğitim ve kültürle ilgili çalışmalarını sürdürmekten geri durmadı. İş Bankası Kültür Yayınları’nda görev aldı. Cumhuriyet Gazetesi’nde haftalık yazılar yazdı. 1960 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün ( UNESCO ) on birinci toplantısına delege olarak katıldı, Milli Komisyonu’nda ve Yönetim Kurulu’nda çalıştı.

UNESCO, Hasan Ali Yücel’in doğumunun yüzüncü yılında, 1997 yılını “Hasan Ali Yücel’i Anma Yılı” ilan etti. Onun Türk kültürüne ve Türk ulusuna yaptığı hizmetleri tüm insanlığa yapılmış saydı.

Hasan Ali Yücel, karşıdevrimi durduran 27 Mayıs 1960 Devrimi’nden kısa bir zaman sonra, 26 Şubat 1961’de, İstanbul’da yaşamdan ayrıldı.

O günden bu güne Türkiye’nin demokrasi yolculuğu, ülkeyi yönetmeye devam eden karşıdevrim iktidarlarıyla Ortaçağa giden yolda yürünen bir geriye dönüş öyküsüdür. Cumhuriyet aydınımız Hüseyin Akbulut’un dediği gibi: “Cumhuriyet’in Kültür, Sanat ve Eğitim Devrimi’ni yok ederek Cumhuriyet’i ortadan kaldırma” girişimidir.

Kemalizm’in donanımlı, yürekli eğitim devrimcisini saygı ve şükranla anıyoruz. Laik demokratik Cumhuriyet’in “kuruluş”undaki özverisi ve emeği unutulmayacaktır. Işıklar içinde yatsın!

GÜNGÖR BERK

ADD BDK ÜYESİ

İsmail Saidoğlu

Atatürkçü Düşünce Derneği Orhangazi Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir